Posts Tagged With: merkezi

Sevimli Deniz Anaları

Palau cok eskiden tamamen deniz altindaymis. Sular cekildikce bu adaciklar cikmis ortaya. Deniz cekilirken, yukseklerdeki bazi buyuk cukurlar deniz suyuyla dolu kalmis. Palau’da yetmis adet civarinda tuzlu su golu bulunuyormus, bunlardan 4 tanesinde denizanasi yasiyormus ve sadece bir tanesi kamuya acikmis. Iste biz bu gole, pembe denizanalarini gormeye gittik.

Bizim yuzdugumuz gol yaklasik 30 metre derinligindeydi. Derinligine ve diger bazi verilere gore bu golun 12 bin yasinda oldugu tahmin ediliyor. Golun sadece ilk 15 metresinde oksijen var. Fotosentez yapan bir cesit bakteri katmaninin altinda su zehirli. Hidrojen sulfat orani 15′inci metreden itibaren giderek artiyor. Iste bu yuzden bu golde dalis yapilmiyor. Hidrojen sulfat deri vasitasiyla emilerek zehirlenmeye sebep verebilir diye dusunuluyor. Sadece yuzeyde snorkel yapilabiliyor.

Golde rengini simbiotik bir iliski icinde oldugu bir cesit algden alan, Golden Jellyfish yani altin denizanasi disinda birkac balik cesidi de yasiyor. Bu denizanalarinin en buyuk ozelligi, dogal ortaminda herhangi bir dusmani olmadigi icin kendini koruma mekanizmalari zayiflamis olmasi. Zehirli hucreleri mevcut ancak zehiri o kadar gucsuzlesmis ki ancak cok hassas bunyeler tarafindan hissedilebilen bir carpma etkisi mevcut. Ben o kadar huylanmama ragmen, duruma psikolojik uyum sorunu disinda hicbir rahatsizlik hissetmedim.

Gole yaklasik 10 dakikalik bir orman yurusu sonunda ulasiliyor. Yuruyus parkuru ormanin icinde once tepeye tirmanis sonra da inis seklinde. Endonezya’daki Kakaban golu gibi merdiven falan yok. Butun malzemeyi kendiniz tasiyorsunuz. O yuzden agir sualti cekim ekipmanlarini goturmek buyuk sorun. Biz video kamera housingini goturemedik mesela.

Denizde karsilasmaktan hoslanmadigim bir iki canlidan biridir denizanasi. Hele de elime ayagima degdi mi sinir olurum. Aslinda ‘sinir olurum’ ifadesi benim normalde verdigim tepkinin cok hafife alinmisi olur. Ciglik cigliga kacarim desem daha dogru. Ben golun kenarinda suya bakip burada ne isim oldugunu, neden dalis elbisemi yanima almadigimi dusunerek hazirlanmayi agirdan alirken grubun geri kalani coktan golun ortasina dogru yuzmeye baslamisti bile. Ben de gonulsuzce girdim suya.

Golun kiyi kesimlerinde hic denizanasi yoktu ki, benim icin harika birseydi bu. Tunc kiyidan gidip mangrove koklerinde mercan, sunger gibi renkli birseyler aradi ama bulamadi. Mercanlardan umidi kesince golun ortasina dogru yoneldik ve tek tuk pembe denizanalarini gormeye basladik. Golun ortasina gelince yogunluk artti. Vucuduma ilk degdiklerinde bir iki kez ciglik atarak irkildim ancak birsey olmadigini gorunce samimlestim bu sevimli denizanalariyla. Hatta buyuklerin arasinda tatli tatli yuzen minicik yavrulara bayildim. Guzel bir tecrubeydi.

Categories: Dalış, Dünyadan Gezi Anıları, Gezi, Palau, Selenin yazıları | Etiketler: , , , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

Köpekbalığı Cenneti Palau

20 bin nufuslu minicik Palau Cumhuriyeti, 2009’da tum dunyaya ornek olmasi gereken bir secim yapmis ve kopekbaliklarinin avlanmasini kendi karasulari icinde tamamen yasaklamis. Sharkwater belgeselini seyredenler bunun ne buyuk bir karar oldugunu, pek cok hukumeti parmaginin ucunda oynatan kopekbaligi yuzgeci mafyasina karsi atilan ne cesurca bir hareket oldugunu anlayacaktir. Bu hareketin sonuclarinin gozle gorulur bir sekilde alindigini soyleyebilirim.

2009’dan once Palau’da dalis yapmadim, ancak yaklasik 10 sene once kopekbaliklarini rahatca gozlemleyebildigimiz yerlerde artik kopekbaliklarina rastlayamaz hale geldik.  Acimasizca katledilen kopekbaliklari, insan olan, tekne sesi duyulan yerlerden onlari bulamayacagimiz sulara kactilar. Tabii ki bu benim iyimser yorumum, oysa pek cok bilimadamina gore sayilari oyle hizli azaliyor ki, kopekbaligi goremiyorsak, gorecek kopekbaligi zaten kalmamis durumda.

Iki gundur Palau’da yaptigimiz 6 dalisin her birinde bol bol kopekbaligi gorduk. Ozellikle akintili resif koselerinde asili duran suruler hayranlik vericiydi. Akinti kancalariyla kendimizi zor tuttugumuz bu sularda, tum asaletleriyle acik suda asili duran, sakin ve zarif hareketlerle yavasca suzulen o guclu hayvanlari saatlerce seyredebilirdim.

Onlarca gri ve beyaz resif kopekbaligi gorduk her dalista. Sipadan’in beyaz resif kopekbaliklari kadar yakin temaslar yasayamadim ama o kadar cok karsilastik ki beni mutlu etmeye yetti de artti. Zaten dogali da bu degil mi, ne isi var kopekbaliginin dalgicin burnunun dibinde?

Bazi dalis noktalarindaki mercanlar harikaydi. Resif baliklari sayisini az buldum acikcasi ama mercanlar ve kopekbaliklari dalislarin tatmin edici olmasi icin yeterliydi dogrusu.

Cok ilginc sualti yapilari olan yerlere daldik. Ilk dalisimizi yaptigimiz Siaes Tuneli, icerinin karanligindan disaridaki muhtesem maviligin gozlerimizi kamastirdigi koskocaman bir kovuktu. Bugun gittigimiz Blue Hole ise tepesinde dort buyuk delik bulunan bir magaraydi. Bu delikler sayesinde magaranin ici oldukca aydinlikti ve tahmin ediyorum ki gunesli bir havada harika isik oyunlari gozlenebilir.

Son dalisimizi German Channel adindaki temizleme istasyonlariyla unlu dalis noktasina yaptik. Iki tane manta gorduk ama baliktan cok dalgic gordugumuz bir dalis oldu. Bu manta dalisi, daha once yaptigim manta dalislarina gore cok zayif kaldi. Belki ozel bir organizasyonla herkes gitmeden once orada olunacak sekilde dalinsa farkli olabilir ama bu haliyle de daha once hic manta gormemis olanlar icin ilginc olacaktir eminim.

Categories: Dalış, Dünyadan Gezi Anıları, Gezi, Köpekbalıkları, Palau, Selenin yazıları | Etiketler: , , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

WordPress.com'da Blog Oluşturun.